28 Ekim 2015 Çarşamba

Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var!

Kahve kesinlikle bağımlılık! Ben şuan resmen bağımlısı olmuş durumdayım. Çaya falan benzemez bu. Bir kere alışınca onsuz yapamaz hale geliyorsun. Onsuz uyanamaz, onsuz güne başlayamaz, onsuz baş ağrılarını gideremez, onsuz çalışamaz.. Çok mu anlam yüklüyorum acaba kahveye? Ama gerçekten de başım ağrıdığında istemsiz olarak kahve içerim. Ve bir bakmışım baş ağrım çoktaan uçup gitmiş. Çalıştığımda o yoksa hep bir şeyler eksiktir. O masada yerini alınca tamamlanır bütün eksikler.  Yorgun olduğumda hafifletir, unutturur çoğu şeyi..

En güzeli de nedir bilir misin? Kendi dostunun, sevdiğinin yanında içtiğin halidir. Sahi neydi? Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var idi.. Evet evet geçmiş konuştum doğru okudun. Şimdilerde pek hatırı kalmadı çünkü. Halbuki bu söz dostluğun, sevginin önemini vurgulamaz mı?  

Geçen internette dolanırken bir hikayeye rast geldim. Kahvenin hatırı ile ilgili bir rivayet. Onu sizinle paylaşmak istiyorum:
Vaktiyle İstanbul'da Yemiş İskelesinde kahvecilik yapan Üsküdarlı bilge bir zat varmış. Her telden insan kahvecinin sohbetini dinlemeye, derdini paylaşmaya gelirmiş. Günlerden bir gün bu kahvehaneye bir yeniçeri gelmiş. Kahveciye herkese kendinden bir kahve ikram etmesini fakat içeride yalnız başına oturan Rum gemi kaptanına vermemesini söylemiş. Kahveci de herkese yeniçerinin kahvesini ikram ettikten sonra 2 kahve yapıp Rum kaptanının yanına oturmuş. Yeniçeri hiddetle "Ona vermeyeceksin demedim mi?" demiş. Kahvecide "bu senin değil benim ikramım" diyerek cevap vermiş. Rum kaptana dönen kahveci, kaptanla hem sohbet etmiş hem de kahve içmiş. Aradan kırk yıl kadar geçmiş. Sisam Adasında büyükçe bir isyan çıkmış. Rumlar isyan etmiş. Bizim kahvehaneci de bir şekilde Rumların eline geçmiş. O zamanlar da Rumlar eline geçirdikleri esirleri pazarda satıyorlarmış. Kahveciyi de yaşlı bir adam satın almış ve ıssız bir yere götürmüş. Adamın işkence ederek kendisini öldüreceğini sanan kahveci korkuyla yaşlı adama bakarken adam ona kendisinin 40 yıl önce bir kahve ikram  ettiğini ve o kahvenin hatrını unutmadığını söyleyerek kahveciyi serbest bırakmış.
Sözün özü ne mi? Neden mi geçmiş konuştum? Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır demek hikayeden de anlaşılacağı üzere yapılan iyiliğin unutulmaması, gösterilen arkadaşlığın, dostluğun unutulmaması demek. Bir fincan kahve ile kimi zaman yeni dostluklar kuruldu, kimi zaman yaşananlar konuşuldu, kimi zaman hüzünlenip ağlandı, kimi zamanda kahkahalara boğuldu insan. Peki ya sonra? İyiliğin, dostluğun anlatıldığı bu sözde şimdi aynı şey anlatılıyor mu sizce? Şimdilerde değil kahvenin, kimsenin kimseye hatırı kalmamış. Şimdilerde bu söz kendisini sadece ağızlara dolandırmış.

Atalar boşuna dememiş
'Kırk yıl dostluk sağlar bir fincan kahve'
Ola ki bu dörtlük yerini bulur
Şu gönlümü dağlar bir fincan kahve



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder