9 Kasım 2015 Pazartesi

Zaman Akıp Geçerken, Bir Fincan Hatır Kahvesi..

Merhaba arkadaşlar :) Kasım ayının açılışını bir türlü yapamayan Cemre, vizelerine çalışamayınca soluğu burda aldı :) Evet, vize haftam geldi kapıyı çaldı. Ve ben henüz hazır değilim, vizeleri bir türlü içeri alamıyorum :( Daha okula adapte olamamışken ne çabuk geldi yahu bu vizeler? Zaman ne çabuk geçiyor gerçekten. Herkes de aynı şeyi söylüyor değil mi :)

Amin Maalouf'un sevdiğim ve bu konuda düşüncelerimi bire bir aktaran bir sözü geldi aklıma:
Zamanın iki yüzü var, iki boyutu.. Uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, derinliğini ise tutkular.. 
Hüzünlü günler, sevinçli günlere oranla daha yavaş geçiyor belki. Yaşarken pek fark edemiyoruz ne kadar hızlı geçtiğini. Ama şöyle bir geri dönüp baktığımızda görebiliyoruz bunu. Aslında o günlerde çabuk geçiyor da yaşarken zorlanıyor işte insan. Geçmişe baktığımızda geride kalan bir sürü şey; acı, hüzün, sevinç, mutluluk.. Yerlerini sadece anılara devrettiler. Geçmişte; yaşarken güzellerdi, şimdi ise anılarla..

Şimdii hemen amacımızdan şaşmadan kahveye bağlıyorum konuyu :) Zaman su gibi akıp geçerken güzel anılarımızı süsleyen türk kahvesi.. Hani şu kırk yıl hatırı olanından :) İlk postumda türk kahvesinden söz etmiştim. Ama tarifini vermek şimdiye nasip olacak sanırım. Hemen hemen herkes biliyordur nasıl yapıldığını ama birde ben söyleyeyim de burada bulunsun değil mi :)

Öncelikle türk kahvesi denilince akla ilk köpük gelir. Ben daha çok köpük oluşturduğunu gözlemlediğim için kahveyi yaparken soğuk içme suyu kullanırım. Bunun için yaz kış dolapta soğuk su bulundurmayı da ihmal etmeyiz :)

Ve tabi ki köpük için akla gelen diğer önemli sır ise taze çekilmiş türk kahvesi! Evde sürekli bulunan ve daha bitmeden hemen Eminönü'ne gidip stokladığımız 'Kuru Kahveci Mehmet Efendi'!! Ev halkından kimin Eminönü'ne yolu düşse kahve almadan dönmez :)

Kullanılan su ve kahvenin tazeliği köpük için iki önemli sırdır. Pişirmek içinde bir cezveye sahipseniz eksik bir şey kalmadı!

Ben bir fincan başına 1 tepeleme tatlı kaşığı kahve kullanıyorum. Eğer şeker kullanan varsa aramızda orta türk kahvesi için 2 küp şeker yeterli olacaktır.

Bir fincan soğuk içme suyu, 1 tepeleme tatlı kaşığı türk kahvesini ve isteğe göre şekeri cezveye ilave ettikten sonra iyice karıştırıyoruz. Ben ateşe koyduktan sonra karıştırmamak gerektiğinden yanayım. Bu yüzden iyice karıştırdıktan sonra kısık ateşte sebat ederek bekliyoruz :) Bu esnada en yukarda köpükler birikiyor.. Aman dikkat köpüğü kaçırmayalım! Kaynamaya başladığını anladığımız an cezveyi ocaktan çekip köpüğü fincana alıyoruz. Daha sonra kahve tadının iyice oturması için tekrar kısık ateşe koyuyoruz.  Burda dikkat etmek gerek eğer kahve fazla kaynarsa acı bir tada sahip olur. Bu yüzden yine kaynamaya başladığını anladığımız zaman ocaktan çekiyoruz ve koyduğumuz köpükleri kaybetmeden kahveyi yavaşça fincana döküyoruz. Eğer acı bir tat isterseniz ikici kez ocağa koyduğunuzda biraz daha fazla kaynamasını bekleyebilirsiniz.

Ve işte kırk yıl hatrı olanından bol köpüklü kahvemiz hazır! Yanına bir bardak su ve lokum alarak tüketebilirsiniz :)

Zaman hızlı geçiyor, zamanın kıymetini iyi bilenlerden oluruz inşallah :) Geçmişe dönüp baktığımızda o zamanlarımızı aramak yerine anıları hatırlayıp gülümseyelim :) Benim için bu ara zaman vize zamanı arkadaşlar :( Bir kaç hafta sonra geri dönüp keşke dememek adına şimdi çalışmaya koyulsam iyi olur sanırım. Dualarınızı bekliyorum ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder