21 Haziran 2017 Çarşamba

Bir Sonun Başı

Evett ben geldimm :) Her ne kadar sürekli yazamıyor olsamda buralarda bir yerlerde yazıcak bir yerin olması, bir blog sahibi olmak nedense mutlu ediyor beni :) Ne zaman yazma isteği gelse (şuan olduğu gibi) hoop bilgisayarın başında alıyorum soluğu..

Yoğun okul temposundan kurtulmuş, bitirme projesini teslim etmiş fakat yatay geçiş yaptığından dolayı azıcık okulu uzamış; yarı bilgisayar mühendisinin yazısını okuyorsunuz şuanda :)  Bitirme projesini teslim ettiğim saniyeden itibaren üzerimden koca bir yük kalktı. Kendimi bir pamuk gibi hafif hissettim. 

Koskoca üniversite dönemi bitmiş sayılırdı.Bu dönemin her anı; farklı insanlar tanıyarak geçti. Kimisiyle bir süre sonra yollar ayrıldı, kimisiyle hiç bitmeyecek baki dostluklar kuruldu. İnsanın ve insanlığın değeri öğrenildi. İyisiyle kötüsüyle çok güzel bir 5 yıllık emeğin ve serüvenin sonuna geldik :) Daha da doğrusu okul hayatım neredeyse bitti. Bir sonun başına geldim. Bir yandan koskoca 17 yıl süren eğitim hayatını bitirecek olmanın hem üzüntüsünü hem sevincini yaşıyorum. Diğer bir yandan büyük bir heyecanla diploma bekleyip şimdi ne olacak endişesiyle geleceğe bakıyorum. Üniversiteye başlarken hayalini kurduğum gelecek artık beni bekliyor :)

Belki klasik bir son olucak ama 17 yıl süren eğitim yıllarımda yanımdan bir an olsun hiç ayrılmayan; hatalarımla, doğrularımla hep benimle olan; maddi manevi varlığını her an bana hissettiren canım aileme burdan kucak dolusu sevgilerimi ve teşekkürlerimi gönderiyorum :)

Kızınız bir bilgisayar mühendisi sayılır :)

Artık daha sık blog yazabileceğim düşüncesi ve isteğiyle bir sonraki postta görüşmek üzere ;)

6 Aralık 2015 Pazar

Bir Fincan Kahvenin Hikayesi

Merhaba kahve severlerim :) Uzunca bir aradan sonra kendimi buraya atabildim sonunda. Vizelerim bitti çok şükür, iyi bitti sayılır. Önümüz finaller. Ama onun için telaş yapmaya daha var sanırım :) Hatırlarsanız (ki unutmak mümkün değil) Ekim ayında kahve festivaline katılmıştık. Bir sürü bilgiler öğrendiğim ve çeşitli kahveleri tattığım, bundan dolayı da bol bol kahve içtiğim saatleri özlemedim değil. Merakla üçüncüsünü bekliyorum. Festival hakkındaki düşüncelerimi, kahveye yolculuğumu o gün aktarmıştım size. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Bu yazımda yine o gün bilgi sahibi olduğum bir konuyu ele almak istedim. İçtiğimiz bir fincan kahvenin hikayesi..

Kahve ağacının çiçeklenmesi sonucunda ufak bir yeşil meyvenin oluştuğunu ve yaklaşık 9 ay sonunda kahve çekirdeğine dönüştüğünü yine daha önceki yazımda bahsetmiştim. Çiçeklenme ne kadar düzenli olursa, hasat işlemimiz daha kolay gerçekleşir.

Çekirdeklerin zarar görmemesi adına hızlı bir şekilde toplanması gerekir. bu yüzden 1 ay öncesinden hasat yapılacak bölgede bulunan dal parçacıkları vs. temizlenmeye başlanır. Hasat dönemi nisanın sonuna doğru başlar.

Kahve çekirdeği elle toplandığında ağaçların altına bir örtü serilir. Ve meyveler dallardan kopartılarak örtünün üzerine atılır. Daha sonra büyük el kevgirleri ile kahveler yapraklarından ayrıştırılır. Daha sonra toplanan kahveler kontrol edilerek temiz olup olmadığına bakılır. Hasat alanının büyüklüğüne göre çalışan çiftçi sayısı farklılık gösterir. Her bir çekirdekte bir çok çiftçinin el emeğinin hakkı bulunuyor. Bu daha hiç bir şey! Peki hasat edildikten sonra her şey bitiyor mu? Hayır. Toplanan meyveler büyük çuvallara dolduruluyor ve ayrıştırma işlemi için servis alanına gönderiliyor.



Çekirdeklerin büyük çuvalların içinde 4 saatten fazla kalması mayalanmasına sebep olur. Bu yüzden ayrıştırma işlemi mümkün olduğunca hızlı gerçekleşmelidir.

Kahve çekirdekleri servis alanına ulaşır ulaşmaz çuvallardan boşaltılır. Kahve meyvelerinin küçük taşlar, hasarlı ve olgunlaşmamış meyvelerden ayrıştırılması için el yapımı elekler kullanılır. Bu aşamadan sonra meyveyi çekirdekten ayıran ve çekirdekleri sınıflandırıp paketlemeye hazırlayan işlenme aşamasına geçilir.

Meyvelerin çekirdekten ayrılması ıslak ve kuru işlem olarak iki şekilde yapılabilir. Islak işlem, ekipmana ve suya ihtiyaç olduğundan dolayı daha maliyetlidir. Bu işlemler ülkelerin iklim şartlarına göre de farklılık gösterebilir. Kuru bir bölgede yetişen kahvelerin ıslak işlemden geçmesi oldukça zordur.


Kuru işlem; her ne kadar adı kuru olsa da bu işlem kahve meyvelerinin bir havuzda yıkanmasıyla başlar. Meyveler suyun kaldırma kuvvetinden yararlanılarak  ayrıştırılır. Daha hafif olan ve olgunlaşmamış meyveler suyun yüzeyinde kalırken, olgunlaşmış meyveler ağırlığından dolayı  suyun dibine düşerler. bu şekilde ayrıştırma işlemi tamamlandıktan sonra olgunlaşmış meyveler geniş ve düz bir alanda güneş altında kurumaya bırakılır. Kurutma yaklaşık 1 hafta kadar sürer. Bu süreçte meyveler düzenli olarak karıştırılıp homojen bir kuruma sağlanır. 1 haftanın sonunda nemli meyveler mekanik kurutuculara doldurularak 2 gün kadar daha kurutulur ve kurutma işlemi tamamlanır. Meyveler daha sonra posa makinelerine gönderilir. Burada mekanik basınç ve santrifüj işlemleri sonucunda çekirdekler meyvelerinden ayrıştırılır. Daha sonra çekirdekler tekrardan kurutma havzalarına gönderilir. Yaklaşık bir hafta kadar güneş altında kurutmaya bırakılır.

Islak işlem; işçilik zaman ve su giderlerinden dolayı daha maliyetli bir işlemdir. Meyveler içinden su akan kanallara dökülür. Böylece meyveler hiç bir fermantasyon başlamadan yıkanmaya başlamış olur. Meyvelerin kanalda kalma süresi, suyun debisi öyle bir ayarlanmıştır ki meyvenin kabuğu, etinin büyük bir kısmı çıkar ve kanal içindeki özel elek ve ızgaralar ile meyveler ebat olarak ayrıştırılırlar. Üzerlerinde çok az et kalan çekirdekler fermantasyon tanklarına alınır. Enzimler kullanılarak  çekirdek üzerindeki tüm yapışkanımsı etler temizlenir. bu işlem yaklaşık 36 saat sürer. Bundan sonra çekirdekler yıkanır ve güneş altında kurutmaya bırakılır.


Temizlenme, ayrıştırma ve kurulama sürecinden geçen yeşil kahve çekirdekleri, dünyanın dört bir yanına dağıtıldıktan sonra en önemli işlemlerden bir tanesini geçirir. Bu işlem yeşil çekirdeğin kahverengiye doğru olan yolculuğunu içerir. Güzel bir kahvenin tadı ve rengi kahveyi kavururken ortaya çıkar.



Az, orta ve çok olmak üzere 3 farklı kavurma türü vardır. Kavrulma derecelerine göre isimlendirilirler.

Light Roast kahve; 200 derecede kavrulan kahvelerdir. Özelliği; kavrulma esnasında kahveden çıkan ilk çat sesiyle birlikte hazır hale gelmesidir. İlk çat sesi kahvenin eriştiği ilk kavrulma derecesi anlamına gelir. Bu çat sesini festivalde duyma imkanı yakaladım. Hoş bir sunum olmuştu. Bu derecede yüksek asdite oranı vardır.

Medium Roast Kahve; 215 derecede kavrulan kahvelerdir. Asiditesi daha az hissedilir ve kahvenin karakteristiği herhangi bir saptamaya uğramaz.

Dark Roast Kahve; 230-235 derecede kavrulan kahvelerdir. Kahvenin asidite oranı çok azalmış durumdadır. Sahip olduğu karakteristik özellikler ve aromalar ortaya çıkar. Bu nedenle çok daha geniş kitlelerce tüketilir.


Tüm bu işlemlerden sonra kahvenin farklı kahve araçlarına göre öğütülmesi gerçekleştirilir. Bu konuyu daha sonra başka bir yazıyla geniş bir şekilde değineceğim.

Yazımızın başındada bahsettiğim gibi bir fincan kahvede yüzlerce çiftçinin emeği var. Kahvenin bir meyvesinin yetişmesinden fincanımıza dökülene kadar uzun bir süreçten geçtiğini öğrenmiş olduk :) Tabi benim kadar merak eden var mıydı orası tartışılır :)